Soğan, bütün dünyada olduğu gibi, tüketicilerin gelir düzeyine bağlı olmaksızın her evin mutfağının vazgeçilmez sebzesidir. Doğrudan yemek yapımında kullanılan bir tür olmamakla beraber, dünyada ve ülkemizde üretim sıralamasında patates ve domates üretiminden sonra üçüncü sırada yer almaktadır.Yemeklere lezzet ve tat vermesi bakımından vazgeçilemeyen bir sebze olan soğanın, insan sağlığı üzerinde; metabolizma düzenleyici ve mikrobik hastalıklara karşı bağışıklık sistemini güçlendirici etkileri vardır. Soğan, bol süt yapıcı özelliğinden dolayı bebekli anneler için iyi bir gıda olarak bilinir. Ayrıca, önemli bir enerji kaynağı olması nedeni ile büyüme çağındaki çocukların beslenme programlarında yer verilmesi önerilen soğan, kullanımı çok eski yıllara dayanan bir tıbbi bitkidir.
Üretim Şekli ve İklim İstekleri: Soğan üretimi, 4 farklı metotla yapılır. Bu üretim şekillerinden ilk üç tanesi ticari amaçlı soğan üretiminde kullanılırken dördüncüsü araştırma çalışmalarında kullanılır. Soğan üretim metotları şöyle sıralanabilir:
1. Doğrudan tohum ekimi ile üretim
2. Arpacık (kıska, güğer) ile üretim
3. Fide ile üretim
4. Tepe soğanı ile üretim
Doğrudan tohum ekimi ile üretim: Bu üretim şeklinde baş soğan üretiminde çeşit seçimi oldukça önemlidir. Üretimin yapılacağı bölgenin ekolojik koşullarına uygunluğu denenmiş çeşitler üretimde kullanılmalıdır. Aksi halde, üretim için bütün şartlar yerine getirilse dahi yanlış çeşit seçimi yapılmış ise ticari özelliklere sahip ürün elde etmek mümkün olmayacaktır. Çünkü her soğan çeşidi tohumdan baş bağlama özelliğine sahip değildir.Ekim zamanı; çeşidin kısa gün, orta gün ya da uzun gün çeşidi olup olmadığına göre değişim göstermektedir. Kısa gün soğanlarında hasat tarihi çeşitlere göre değişmekle beraber, tohum ekim tarihi değişim göstermemektedir. Kısa gün soğan çeşitleri için en uygun tohum ekim zamanı; 10 Eylül – 10 Ekim tarihleri arasındadır. Bu çeşitlerin tohum ekimi, ülkemizin güney bölgelerinde bu tarihlerin sonlarına doğru yapılırken, kuzey bölgelerinde ise; bu tarihlerin başlarına doğru yapılmalıdır. Eğer vaktinden önce tohum ekimi yapılır ise; bitkiler ilkbahara daha gelişmiş olarak gireceklerinden kısa sürede sapa kalkacaklardır. Her ne kadar sapa kalkma çeşit özelliği olsa da bunu teşvik eden faktörlerden bir tanesi tohum ekim zamanının ayarlanamayışıdır. Sapa kalkan bitkilerden elde edilen başların ticari kalitesi düşük olduğundan bu durum istenmeyen bir olaydır. Tohum ekim zamanının geciktirilmesi durumunda ise; bitkiler, hasat tarihini belirleyen gün uzunluğuna vejetatif gelişmeyi tamamlamadan ulaşacağından başlar küçük kalacaktır. Orta gün ve uzun gün soğan çeşitlerinde tohum ekim zamanı ise Ocak-Mart aylarıdır.
Tohum ekimi mibzer ile yapılmalıdır. Birim alanda daha az tohum kullanma, standart bitki aralık ve mesafelerinin sağlanması, sabit dikim derinliğinin olması ve birim alanın daha iyi kullanılabilmesi için tohum ekiminde mibzer (tohum ekim makineleri) kullanılmalıdır. Elle serpme yöntemi ile ekim yapıldığında birim alana gerekli olan tohum miktarı 1-1.5 kg iken mekanik mibzer kullanımında 600 800 g ve pinömatik mibzer kullanımında ise 350-500 g’dır. Pünomatik mibzerler, hassas tohum ekim makineleri olup çalışma şekli bakımından mekanik ekim makinelerinin sahip olduğu düzeneğe sahiptir. Farklı olarak, traktör kuyruk milinden sağlanan hareket ile çalışan hava akım kaynağı ekici düzeni vardır. Burada hava, ekici düzen ile bağlantılı olarak tohumun dolma, tekleme ve taşıma işini görür. Ekici düzenler ise, kullanılacak tohumun özelliğine göre ayarlanabilen yapıya sahiptir. İstenilen ekim mesafeleri ve derinliği verilerek tohum ekimi gerçekleştirilmektedir. Tohum ekim derinliği 1-1.5 cm’yi geçmemelidir. Bazı şartlarda ekim derinliği 6-9 mm olarak verilse de rüzgârlı ve kurak geçen yıllarda, bu ekim derinliklerinde önemli oranda çimlenme kayıpları olabilmektedir. Biraz derine yapılacak ekim ile bu risk ortadan kaldırılabilir. Yalnız, ağır yapılı topraklarda, ekim derinliği 1 cm’yi geçmemelidir. Ekim sıklığı yetiştirilecek çeşidin iriliğine, yetiştirme yapılacak toprağın verimliliğine bağlı olarak değişmekle beraber sıra arası 15-20 cm ve sıra üzeri 5-8 cm mesafe bırakılması ekonomik olmaktadır.
Arpacık ile üretim: Arpacık ile üretimde, tohumdan tekrar tohum elde edinceye kadar geçen süre 3 yıldır. Direk tohumdan baş bağlayan çeşitlerde bir yıl içerisinde baş soğan üretimi gerçekleştirilebilir iken, arpacık ile üretilen çeşitlerde bu süreç iki yıldır. Arpacık üretimi için seçilen toprak bu işe uygun olmalı, tohum ekiminden 3-4 ay önce 15-20 cm derinliğinde işlenmelidir. Bir süre sonra yapılan ikinci toprak işleme işleminden sonra, toprak yüzeyi düzlenir. Arpacık üretimi amacıyla genellikle 120 cm genişliğinde tahtalar hazırlanır. Tahtalar arası mesafe ise 40 cm olmalıdır. Hava koşulları ve yağışlar izlenerek Şubat-Mart aylarında tohum ekimi yapılır. Tohumlar ya dikkatlice elle serpilir ya da çiziye ekilir. Eğer, eken kişi bu konuda tecrübe sahibi değil ise çiziye ekim yapılması tavsiye edilir. Çiziler arası 5-6 cm mesafe bırakılması yeterlidir. Çiziler üzerinde her cm2’ye 1-2 tohum bırakılır. Dekara gerekli olan tohum miktarı 2-3 kg’dır. Tohumlar 10-15 gün sonra çimlenirler. Bundan sonra sürekli yabancı ot temizliği yapılır. Tohum ekiminden 5-6 ay sonra arpacıklar söküme gelir. Hasat zamanı, yaprakların sararmasından anlaşılır. Hasat, kuru havada yapılır ve toplanan arpacıklar 2-3 gün kurutularak uygun şartlarda depolanırlar. Bir dekar alandan uygun şartlarda 1-1.5 ton arpacık elde edilir. Arpacık ile üretimde en uygun mesafe sıra arası 25 cm ve sıra üzeri 10-12 cm’dir. Kuru soğan üretiminde kullanılacak arpacıklar 1.0-1.8 cm çapında olmalıdır. Arpacık iriliğine bağlı olarak dekara gerekli olan arpacık miktarı 35-40 kg’dır. Kuru soğan üretiminde iri arpacık kullanımı, sapa kalkmayı teşvik eden bir faktördür.
Fide ile üretim: Bu üretim şekli, tohumdan baş bağlayan çeşitlerin üretiminde kullanılan bir yöntemdir. Özellikle tohumun çok kıymetli olduğu durumlarda başvurulan bir üretim şeklidir. Ancak direkt tohum ekimi ile yapılan üretim şekline göre daha masraflıdır. Fideler soğuk yastıklarda üretilir. Tohum ekimi için hazırlanan alana m2’ye 15 gr tohum olacak şeklinde serpme ekim yapılır. Ot alma ve çok yoğun çıkışların olduğu yerlerde seyreltme yapılır. Düzenli sulamaya dikkat edilmelidir. Bu dönemde bazen soğan sineği problem olabilir. Gerekirse mücadele yapılmalıdır. Fideler, 0.5-0.7 cm gövde kalınlığına ulaşınca tarlada hazırlanan yerlerine dikilirler. Sıra ve aralık mesafesi direk tohum ekimi ile üretimde olduğu gibidir.
İklim İsteği: Soğan, gündüzleri sıcak ve kurak, geceleri serin karasal iklimini sevmekle beraber yağışlı bir ilkbahar istemektedir. Bu türün yetiştiriciliğinde özellikle sıcaklık ve gün uzunluğu vazgeçilmeyecek iki önemli faktördür. Soğanın yetiştiricilik döneminde geniş bir sıcaklık toleransı olmasına karşılık, kök ve yapraklarının gelişmesi sırasında, iklimi serin olan yerlerde üretim daha verimli olur. Bu dönemde ortalama sıcaklık isteği 12-13 0C’dir. Soğan, baş bağlamaya başladıktan sonra daha yüksek sıcaklığa ihtiyaç duyar. Yetiştirme periyodunun bu dönemindeki sıcaklık isteği 18-20 0C olan soğanın başların olgunlaşması aşamasında istemiş olduğu ortalama optimum sıcaklık 23-27 0C’ye yükselir. Başın gelişmesi için gerekli olan diğer bir iklim faktörü gün uzunluğu yani ışıklanma süresidir. Baş oluşumu aşamasında erkenci çeşitler 8-10, orta erkenciler 10-12 ve geççi çeşitler ise 13-15 saat gün uzunluğuna ihtiyaç duyarlar.
Soğan çeşitleri: Soğan, değişik özellikleri dikkate alınarak incelendiğinde büyük bir çeşit zenginliği olan sebzelerden birisidir. Örneğin kabuk rengine göre; sarı, kahverengi, kırmızı (mor) ve beyaz kabuklu soğanlar olmak üzere dört gruba ayrılır. Gün uzunluğu(ışıklanma) isteğine göre kısa gün(8-10 saat/gün-erkenci), orta gün (10-12 saat/gün- orta erkenci) ve uzun gün(13-15 saat/gün-geççi) olmak üzere üç gruba ayrılırlar. Olgunlaşma sürelerine göre; erkenci, orta erkenci ve geçci çeşitler vardır. Özellikle erkenci çeşitler, az sayıda koruyucu kabuğa sahip olup oldukça sulu ve tatlı soğan çeşitleri dir. Bunlar, depolamaya uygun olmayan ve yazlık çeşitler olarak isimlendirilen soğanlardır. Orta erkenci soğanların depolanabilme özellikleri 3-5 ay iken uzun gün soğanları olarak da isimlendirilen geççi çeşitlerin depolanma süreleri 7-8 aydır. Ayrıca, bunlar kışlık çeşitler olarak da isimlendirilirler. Bu çeşitler; etli dokusu (iç kabuklar) ince ve sıkı yapılı, hissedilir derecede acı ve koruyucu kabuk sayısı fazla olan çeşitlerdir.
Soğanın Toprak İsteği ve Gübreleme: Soğan, yeterli seviyede besin maddesi içeren, hafif bünyeli toprakları sever. Kumlu-tınlı topraklar yanında, humusça zengin, killi-kumlu topraklarda da iyi ürün alınır. Ancak, soğan yüksek asitliliğe karşı hassastır. Soğan üretim alanlarında uygun toprak asitliliği pH 6-6.5 olmalıdır. Soğan yetiştiriciliğinde münavebe, toprak hazırlığı ve gübreleme önemli konulardır. Üst üste aynı tarlada kesinlikle soğan yetiştiriciliği yapmamak gerekir. Soğan ekilecek tarla, sonbaharda bir ya da iki defa orta derinlikte sürülüp tezekli olarak bırakılmalıdır. Ekim mevsiminde, toprak tava geldiği zaman diskaro ve tırmık geçirilerek, kışın yağış ve donlarıyla dağılan tezekler düzlenmeli ve dikim yapılmalıdır. Bu toprak hazırlığı ilkbaharda ekim yapacak üreticiler için uygundur. Ancak, iklimin elverişli olduğu yerlerde sonbahar tohum ekimi de yapmak mümkündür.
Özellikle kısa gün soğan yetiştiriciliğine uygun olan bu ekim zamanında yapılacak üretim için toprak hazırlığı daha önce yapılmalıdır. Soğan yetiştirilecek tarlaya, aynı yıl çiftlik gübresi verilmez. Bir yıl önce uygulanmış çiftlik gübresi daha iyi sonuç alınmasını sağlamaktadır. Uygulanacak sentetik gübre miktarının belirlenmesi için en uygun yol üretim yapılacak tarlanın toprak analizlerinin yapılması sonucunda önerilen dozdur. Önerilen azottun yarısı ile fosfor ve potasyumun tamamı ekim öncesi 8-10 cm derinliğe uygulanmalıdır. Kalan azot ise bitkide baş bağlama dönemi başladığında verilmelidir ki bu dönem bitkinin 8-9 yapraklı olduğu dönemdir.Azotlu gübre olarak sülfatlı olanlar tercih edilmelidir. Ancak, aşırı azotlu gübre uygulamalarından kaçınılmalıdır. Aşırı azot, başlarda kuru madde oranını düşürür, muhafaza süresini kısaltır ve kaba dokulu soğanların üretilmesine neden olur. Özellikle, depolama amaçlı üretilen kışlık soğanlarda bu durum depolama süresini olumsuz etkilemektedir.